14 Ağustos 2013 Çarşamba

ghobadi'nin gemisi ( Rhino Season )

bahman ghobadi gergedan mevsimi filminde gemisine yeni bir hayvanı da alarak yoluna devam ediyor...  tabi bunu yaparken eski filmlerinde yer verdiği hayvanları eksik etmeden yapıyor.  hayvanlar neden yönetmenin filmlerini ve film isimlerini bu kadar meşgul ediyor diyorsanız  yönetmenin şu sözü sizin için yardımcı olabilir.   ''hayvanları severim, bazen insanlardan da daha fazla''

ve film için yapılan bir çok eleştirinin cevabı aslında yönetmenin verdiği röportajlardan birinde söylediği şu sözlerde saklı, '' sürgünde çalışmak inanılmaz zordu, bu süreçte değiştim. başka bir insan oldum ve şimdi tamamen farklı bir insanım, yeni bir hayatım var. hatta şu günlerde dördüncü yaşımı kutluyorum.''   ve filmle ilgili olarak ise  politik bir film olmadığını sürgünde geçirdiği hayatına paralel bir hikaye seçerek, dünyanın kendi ülkesindeki insanların başına gelenlerden  haberdar olmalarını istediği için bu filmi yaptığından bahsediyor.

yine kendi tecrübelerime dayanarak şunu söyleyebilirim.... filmde bir çok türk oyuncunun oluşu sinemalarda yanlış bir algıya sebep olmuş ki, bilet satan abla filme bilet almak isteyenlere filmin altyazılı olduğunu ve izleyenler tarafından beğenilmediğinden bahsederek girenleri uyarıyor bir türk filmi olduğu sanılmasın diye...

gergedan mevsimi, ghobadi'nin artık kendini kanıtlamış bir yönetmen olmasınında verdiği rahatlıkla çekilmiş ve onunla çalışmak için can atan yıldız oyunculardan da nasiplenmiş. bu ilk örneğe bakarak artık filmlerinde daha çok ünlü oyuncunun boy göstermesini  bekleyebiliriz .

filmde yer alan bizim oyuncularımızdan özellikle yılmaz erdoğan performansı ile dikkat çekiyor, tam anlamıyla rolüne bürünmüş bir profesyonel... diğer oyuncularımız ise öyle kendileri ifade edecek kadar yer almadığından mı yoksa filmin karakterinden mi bilemedim fazla ilgimi çekmedi...

filmin karakteri deyince.... filmin gereksiz diyaloğlar dan belki gerekenlerden de uzak , görselliği ve fotoğraflık kareleri ile ön plana çıkması hep nuri bilge ceylan'ın yönetmenle bu filmde işbirliği yapmasından kaynaklanıyor olsa gerek...  belçim bilgin'e ise ayrıca bir parantez açmak istiyorum kendisine nerede denk gelsem izlediğim şeyden soğuyorum özellikle bu filmde tam da kendisine ve o çatlak sesine uygun bir rolde verilmiş ama yine de olmamış işte... neyse o kadar iyinin arasında fazla göze batmaz herhalde... yönetmenin bu filmi kendimi daha iyi hissetmek ölmemek için ve sinemadan 35 yıl uzak kalmış behrouz vossoughi için yaptım demiş.  buna rağmen filmde monica belucci'ye de yer vermesi biraz yanlış olmuş,  çünkü bir filmde belucci  varsa haliyle dikkatler onun üzerinde yoğunlaşacağından filmle ilgili olarak ta ondan daha çok bahsedilecektir normal olarak ....

behrouz vassoughi ise her halinden belli çok farklı bir kumaşı var .  böylesi köşesine çekilmiş küskün bir oyuncuyu ikna edip filmi sırtına yükleyince filme ayrı bir değer katıp özel kılıyor. benzeri bir durumu darren aronofsky'nin wrestler'inde mickey rourke ile görmüştük...
 belucci için ise filmin çileği diyebilirim... hiçbir şey söylemeye gerek yok en azından benim için,  görevini ziyadesiyle yerine getirmiş, bu kadar güzel bir şeyi neyin içine koyarsanız koyun görmezden gelmek mümkün değil... filmin en iyi sahneleri ise yılmaz erdoğan'ın yer aldığı  ruj sahnesinin yanı sıra  ve yine  yılmaz erdoğan'ın canlandırdığı karakter anlatılırken, sülük metaforu ile onun karakterinin özdeşleştirilmesi  oldukça iyiydi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder