illa ki bir oscar aday adayımız mı olmalı, bu tutumu hiç anlamıyorum...
son
yıllarda benim için oscar ödüllerinin en değerli bölümü, haline gelen en
iyi yabancı filmlerin yarıştığı bölüme dönüp bir bakacak olursak, en
iyi yabancı film oscarı almış, hatta aday olmayı başarmış filmler nerede
kelebeğin rüyası nerede...
kelebeğin rüyası, bir hikayeyi
geçtiği dönemi elinden geldiğince ve tüm iyi niyetiyle yansıtmaya
çalışarak türk sineması adına belki yeni bir adım attı. ama bu
yenilikçi ilk adımla yarışa girmeye çalışmak, büyük bütçelerle filmler
yapan ve artık bu tarz konularda uzman olmuş bir sektör karşısında komik
duruma düşmekten öte geçmez. oscar yarışında başarılı olabilmek zaten kazanan ve aday olabilen filmlerdeki gibi güçlü ve farklı senaryolarda gizli...
geçtiğimiz yıl ise ''ateşin düştüğü yer'' aday adayı gösterildi gösterildi de ne oldu.
yılmaz
güney'in 30 yıl evvel ki ''yol'' filmindeki seyit ali ile ateşin
düştüğü yer'deki kızın babası töre ile vicdanları arasında gidip
gelmeleri açısından baktığımda, yol'a benzer bir senaryoya sahipti ''ateşin düştüğü yer'' yol'un cannes 'daki başarısını
örnek almış olabilir. ama '' ateşin düştüğü yer'' her ne kadar ''yol''
filmine benziyor desem de ''yol'' ile kıyasladığımda aradan geçen 30
yıla rağmen yeni bir şeyler söyleyemeyen, içi boş bir film
olarak kalmış. sonuç olarak cürmü kadar yer yakabildi.
bu filmlerle oscar rüyamız olsa olsa bir kelebeğinki kadar sürer zaten.